İnsan hakları savunucusu Avukatın ev ve çalışma yerinin aranması – 5. madde çerçevesinde "makul şüphe" – AİHM'nin ihlal kararının icrası konusunda yol göstermesi - Aliyev / Azerbaycan (başvuru no.: 68762/14) (20.9.2018)
İnsan hakları savunucusu ve Avukat olan başvurucu, vergi kaçakçılığı, zimmetine para geçirme ve sahtekarlık suçlarıyla suçlanmış ve mahkum edilmiştir (mahkumiyeti ayrı bir başvurunun konusudur). Başvurucu, tutukluluk koşullarından (m.3); "makul şüphe" koşuluna uyulmaksızın özgürlüğünden yoksun bırakılmış olmaktan ( m.5/1 ve 5/3); bu yoksun bırakmanın yasallığının denetlenmediğinden (m.5/4); başvurucunun evinin ve başkanı olduğu derneğin bürosunun aranarak, dosyalarına el konmasından (m.8); AİHS'den doğan haklarının, AİHS'nin amaçları dışında kısıtlandığından (m.18) ve örgütlenme özgürlüğünün (m. 11) ihlal edildiğinden yakınmıştır.
(i) AİHM, başvurucunun tutukluluğu sırasında 3 gün çok dar bir alanda tutulmasını ve bu süre içinde aynı yatağı başkasıyla paylaşmak zorunda olmasını m. 3 ihlali olarak nitelendirmiştir. (ii) AİHM, m. 5 kapsamında "makul şüphe" koşulunun yerine gelmiş olması için, "mevcut olguların ve bilgilerin, ilgili kişinin suçu işlemiş olabileceği konusunda tarafsız [objektif] bir gözlemciyi tatmin edecek düzeyde olması gerektiği"nin altını çizmiş ve savcılığın ortaya koyduğu kanıtların hiçbirinin bu anlamda yeterli görülmediğini belirleyerek, başvurucunun "makul şüphe" koşulu yerine getirilmeksizin özgürlüğünden yoksun bırakıldığına karar vermiştir. (iii) İç hukuk yargı organlarının, savcılığın isteklerini gerçek ve bağımsız bir incelemeden geçirmeksizin benimsemelerini, özgürlükten yoksun bırakılmanın yasallığının denetlenmesi yükümlülüğüne aykırı bulmuştur. (iv) AİHM, taciz veya eziyet etmek amacıyla, Avukatların ev ve çalışma yerlerinin aranmasının AİHS düzeninin özüne aykırı olduğunu vurgulayarak, yetkililerin, başvurucunun ev ve çalışma yerinde arama yapmalarının "makul şüphe"ye dayanmadığı gerekçesiyle, meşru amaçtan yoksun bulunduğu sonucuna varmıştır. (v) AİHM, başvurucu dahil, insan hakları savunucularının yetkililer tarafından ağır eleştirilere maruz kalmalarından; başvurucunun ev ve çalışma yerinin keyfi olarak aranmasından ve el konulan belgeler arasında AİHM'ye çeşitli başvuru belgelerinin de bulunmasından; başvurucuya yönelik işlemlerin, başvurucunun insan hakları savunuculuğu yapabilme özgürlüğünü kısıtlamasından ve STK'lar üzerinde yıldırıcı etki yaratmasından hareketle, müdahalelerin AİHS çerçevesindeki meşru amaçlarla uyumlu olmadığını belirlemiştir. (vi) AİHM, belirtilen ihlallerin varlığını tespit ettikten sonra, örgütlenme özgürlüğünün ihlal edilip edilmediğinin ayrıca incelenmesine gerek görmemiştir.
AİHM, bu ihlal kararının icrası (yerine getirilmesi) bağlamında, iç hukuk yargı organlarının, hukuk devletinin nihai koruyucusu olmaları gerektiğini hatırlatarak, Azerbaycan yargı organlarının, kişileri, özgürlüklerinden keyfi olarak yoksun bırakılmalarına karşı korumakta başarısız olduklarını belirtmiş ve hükümetin, kendisine yönelik eleştirileri ve STK üyeleri ile insan hakları savunucularını keyfi olarak gözaltına alınmaktan ve tutuklanmaktan korumaya odaklanması gerektiği uyarılarında bulunmuştur. AİHM bu uyarılarıyla, AİHM kararlarının icra edilmelerini denetleyen organ olan Bakan Delegeleri Komitesine, verdiği kararın nasıl icra edileceği konusunda yol göstermiş bulunmaktadır.