Türkiye'de Ceza Hukuku Sistematiği: Güncel Sorunlar ve Değerlendirme
Türkiye'de Ceza Hukuku Sistematiği: Güncel Sorunlar ve Değerlendirme
Av. Engin EKİCİ
Giriş
Ceza hukuku, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini korumayı hedefleyen ve devletin cezalandırma yetkisini düzenleyen hukuk dalıdır. Türkiye’de ceza hukuku sistematiği, 2005 yılında yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) çerçevesinde şekillenmektedir. Ancak güncel uygulamalar, yasal düzenlemelerle örtüşmeyen pratik sorunları ve bazı sistematik tutarsızlıkları ortaya koymaktadır.
1. Mevzuat Temeli ve Sistematik Yapı
Türk Ceza Kanunu, genel hükümler ve özel hükümler olmak üzere iki ana bölümden oluşur. Genel hükümler, suç ve ceza teorisinin temelini oluştururken; özel hükümler, bireysel suç tiplerini ve bunlara uygulanacak yaptırımları düzenler. CMK ise ceza yargılamasının usulünü belirler.
Ancak, zamanla yapılan kısmi değişiklikler ve adına "torba yasa" denilmek suretiyle toptancı bir anlayışla, birbiriyle doğrudan bağlantılı olmayan birçok farklı konuya dair eklenen maddeler, sistematik bütünlüğü zedelemiş ve uygulayıcılar için yorum güçlükleri doğurmuştur.
2. Suç Politikası ve Ölçülülük Sorunu
Türkiye’de suç politikası giderek daha fazla güvenlik odaklı hale gelmektedir. Özellikle bazı suç tiplerinde (örneğin, terör suçları, hakaret, sosyal medya paylaşımları, örgütlü suçlar) orantısız cezalar, uzun tutukluluk süreleri ve önleyici kolluk yetkilerinin genişletilmesi gibi uygulamalar, ceza hukukunun temel ilkeleriyle (örneğin suçta ve cezada kanunilik, ölçülülük, insan onuru) çatışmaktadır.
3. Tutukluluk ve Yargılama Süreçleri
Tutuklama, istisnai bir koruma tedbiri olmasına rağmen Türkiye’de sıklıkla bir “peşin ceza” gibi kullanılmaktadır. Özellikle siyasi davalarda ya da kamuoyunu ilgilendiren dosyalarda, hukuki olmaktan çok sosyal veya politik refleksle tutuklama kararları verilebilmektedir.
Ayrıca yargılama süreleri birçok davada makul süreyi aşmakta, bu da Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir.
4. Yargının Bağımsızlığı ve Ceza Hukuku Uygulaması
Ceza hukukunun sağlıklı işlemesi için bağımsız ve tarafsız bir yargı, olmazsa olmazdır. Ne var ki son yıllarda yargının yapısı, özellikle Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) oluşumu, yargının yürütmeden bağımsızlığı konusunda ciddi tartışmalara yol açmaktadır.
5. Güncel Tartışmalar ve Reform İhtiyacı
- İnfaz rejiminde eşitlik: Bazı suçlar için getirilen ayrıcalıklı infaz düzenlemeleri, ceza adaleti ilkesini zedelemektedir.
- Alternatif çözümler: Ceza adalet sisteminde uzlaştırma, denetimli serbestlik gibi alternatif uygulamalar gelişmekle birlikte, gerçek anlamda onarıcı adalet prensibi henüz yerleşmemiştir.
- İfade özgürlüğü: Ceza Kanunu’nun bazı maddeleri (örneğin TCK m.301, m.216, m.299) halen ifade özgürlüğünün sınırlandırılması aracı olarak kullanılmaktadır.
Sonuç
Türkiye’de ceza hukuku sistematiği kağıt üzerinde gelişmiş ve kapsamlı bir yapı sunsa da, uygulama düzeyinde önemli yapısal sorunlar barındırmaktadır. Ölçülülük, öngörülebilirlik, eşitlik ve bağımsızlık ilkeleri ekseninde yapılacak köklü reformlar, ceza hukukunun işlevini layıkıyla yerine getirmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Aksi halde ceza hukuku, birey haklarını koruyan değil, sınırlayan bir araç olmaya devam edecektir.